Select Menu

Slider

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Popular Posts

Subscribe

Recent Posts (Do not edit)

Video of Day

Advertisement

Text Widget

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation test link ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat.

Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate another link velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur.

Sample Text

Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua.

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Followers

Instagram Photo Gallery

Popular Tags

Tags

Video of Day

About

Join Us

Advertisement

  • Lorem ipsum dolor sit amet, consectetuer adipiscing elit.
  • Aliquam tincidunt mauris eu risus.
  • Vestibulum auctor dapibus neque.

Ads

Need our help to upload or customize this blogger template? Contact me with details about the theme customization you need.

Advertisement

About

Our Company Inc.
2458 S . 124 St.Suite 47
Town City 21447
Phone: 124-457-1178
Fax: 565-478-1445

Technology

" });

Popular Posts

Travel

Performance

Cute

My Place

Slider

Racing

Videos

Grimm Masalları Hakkında Genel Bilgi

Halk tarafından “Grimm Masalları olarak” adlandırılan Çocuk ve Yuva masallarından
oluşan masal Antolojisidir. Grimm Kardeşler olarak tanınan Jakop Ludwig Carl Grimm
ve kardeşi Karl Grimm tarafından ortaya çıkarılmışlardır.

Grimm Kardeşler 1803 yılında onların halk masallarına karşı ilgilerini uyandıran
romantik yazarlardan Clemens Brentano ve Achim von Arnim ile tanıĢtılar. Jacob ve
Wilhelm Grimm Kassel' daki muhafazakâr çevrelerinde ağızdan ağza sözlü olarak ifade
edilen masalları toplayıp bunlar üzerinde çalışmaya başlamışlardı. Bu toplanan
masalların birçoğu o bölgede oturan -ancak sanıldığı ve Grimm kardeşlerin kendisini
tanıttıkları gibi yaşlı bir çiftçi kadın olmayıp, aksine okumuş ve eğitimli bir kadın olan
Dorothea Viehman tarafından söylenmiştir. Bazı hikâyelerin Grimm kardeşler
tarafından kaleme alındığı da düşünülmektedir. Birçok araştırmacıya göre bu antoloji
yapay masallarla bazı bölümleri tamamen değiştirilmiş halk masallarından oluşan yeni
bir metinler bütünüdür. Grimm kardeşlerin üzerinde çalışma yaptıkları metinleri, bu
antolojinin 1812/15 yılında yapılan ilk basımının, daha sonra 1857 yılında yapılan son
basımıyla yapılan karşılaştırmalar sayesinde kesin bir şekilde saptamak mümkün
olmuştur. Metinlerin üzerinde baskıdan baskıya çalışmalar yapılmış, bazı açılardan göze
hoş görünür kılınmaya çalışılmış ve alt yapıları Hıristiyanlık inancının temel
değerleriyle beslenmiştir. Grimm kardeşler bu sayede kendilerine karşı yapılan,
hikâyelerin çocuklara yönelik olmadığı şeklindeki eleştiriye de cevap vermiş
oluyorlardı. Zamanın ve giderek artan eğitimli kesimin beklenti ve gereklerine uygun
olarak hikâyelerdeki önemli ayrıntılar da değiştirilmiştir. Böylece Hansel ve Gretel' deki
anne figürünün tutum ve davranışları, burjuva sınıfının anne resmine uymadığı için bir
üvey anneye dönüştürülmüştür. Cinselliğe dair hikâyelerde var olan ima ve
açıklamalarda, ya kısmen değiştirilmiş ya da tamamen hikâyelerden kaldırılmışlardır.
KHM' nin 1815 yılındaki baskısının ön sözünde açık olarak ortay çıkarılan bu
antolojinin eğitim amacı güden bir kitap olarak ortaya konduğu ifade edilmiştir. 1819
yılındaki KHM' nin ikinci baskısını neredeyse tek başına hazırlayan Wilhelm Grimm,
hikâyeleri birçok değişik şive ve resimler ile zenginleştirmiştir.


Masal metinlerinin özünü, kelime sırasını bozmamaya dikkat ederek kaleme alma konusu, Jacob Grimm için çok önemli idi. Bunu Arnim aralarında yazmış oldukları
tartışma mektuplarından anlamak mümkündür. Bu mektupların birinde Arnim ' e Halk
masallarını asıl edebiyatın en eski şekli ve özü olarak gördüğünü dile getirmiş ve
Romantiklerin “sanat masalı” (Kunstmärchen) adını verdikleri sanatlı masal türünden
tamamen ayrı tutmak gerektiğini belirtmiştir. Halk edebiyatında söz konusu olan,
halkın ortak yaratıcılığından ortaya çıkan tâbii edebiyat, yani Natür poesie iken,
romantik Kunstmärchen, kişisel-öznel bir sanat türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Bazı
edebiyat tarihçilerinin görüşüne göre, doğalı muhafaza etmek istemelerine rağmen
Grimm' lerin masallarında da bir sanat kaygısı vardır ve bu antolojiyi hazırlarken
biçime ayrı bir önem ve özen göstermişlerdir.



Marksist İnceleme: bu incelemeye göre edebi eser yazarın hayat içinde dahil
olduğu sınıfa ve yaşadığı üretim ilişkilerine dayanmaktadır. Eseri kaleme alan
yazar toplumun bir ürünüdür. Dolayısıyla ortaya koyduğu eserde toplumun bir
ürünü olarak nitelenebilir. Burada amaç topluma yönelik bir bakış açısı ile
eserde değinilen toplumsal sorunlar, ekonomik ve sosyal nedenler, sosyal yapı
ve sınıfsal olguların ortaya çıkarılmasıdır. Burada yazarın okuyucuya vermek
istediği mesaj ve ideoloji de yadsınamayacak unsur olarak yer alır.

Feminist İnceleme: temelde Marxist inceleme yöntemine ters düşüyormuş gibi
görünen bu yöntem, edebiyat eserinde cinslerin konumlarını inceleyerek,
Marxist yöntemin bir çeşidi niteliğini taşımaktadır. Diğer yöntemde eserde
ezilen toplumsal sınıfın yerini ezilen ve hor görülen kadın almaktadır. Özellikle
bizim toplumumuzda gözlemlenen toplumsal olgulara bakıldığında- töre
cinayetleri, erkek baskısı, kadın hakları- bu açıdan değerlendirilmeye örnek
olgular olarak sıralanabilir.
Dilbilimsel İnceleme: Ele alınan eser ait olduğu dil sistemleri ve bağıntıları
açısından incelenir. Çözümleyici ve öğretici niteliklere sahip olan bu yöntem,
üslup ve tarz anlamına gelen stilistik önem taşır.

Hesaplaşmacı İnceleme: Var olan eserin, yazarın eserini başka metinlerle olan
hesaplaşması sonucu ortaya çıkardığı savından hareketle eseri inceler. Burada
amaç metinler arası ilişkileri aydınlatmaktır. Metnin bir başka metinden alıntı,
anıştırma ve çalıntı şeklinde karşılaşılan varlığı, asıl metinle olan bağlantılar ve
bunların tarz ve üslup açısından incelenmesi, metinler arası semantik ilişki vb.
bu yöntemin alanına girer. inceleme sırasında bu unsurlar tek tek ele
alınabileceği gibi tümü de ele alınabilir.

Felsefeye Dayalı İnceleme: Bir felsefe ekolü benimsenerek eser üzeride bu
ekolün yansımaları tespit edilmeye çalışılır. Dünya üzerinde yaşanan ve
insanlığı derinden etkileyen I. ve II. Dünya savaşları nedeniyle eserlerde daha
çok varoluşçu felsefenin etkili olduğu belirlenmiştir.

Tüm bu anlatılan yöntemlerin yanında edebi eseri kendi içerdiği özellikleri açısından
inceleyen yöntemler vardır. Bu yöntemleri ise bu şekilde sıralamak mümkündür:

Metne Bağlı İnceleme (Werkimmanent): Edebi eserin bir metin olarak
görülüp öz ve biçim bakımından ele alınmasıdır. Öz eserin içeriği anlattığı
konudur. Biçim ise eserdeki nasıl‟a yönelik sorunun cevabının bulunmasıdır.
Buraya üslup araştırması da dâhil edilmektedir. Metnin anlatım biçimi, anlatım
konumu, anlatım tutumu, anlatım açısı, sunuş tarzları ve anlatım teknikleri gibi
noktalar tek tek ele alınarak incelenmesi gereken unsurlar olarak önem
taşımaktadırlar.

Alımlama Estetiği (Rezeptionsästhetik): Burada belirleyici olan öğe
okuyucunun edebi eserden neyi nasıl algıladığıdır.


Yapısalcı İnceleme: Bu tür incelemede esas kabul edilen unsur edebiyat
eserinin kendisidir. Özne, nesne, gönderici, alıcı gibi dört öğe üzerine kurulu bir
“birleşim” ve “ayrılım” dizgelerine dayalı olarak çalışan bu yöntem Aytaç‟a
göre edebi eserlere açıklık getirmekten uzak ve soyutlaşmayı ve muğlaklaşmayı
ortaya çıkarmaktadır. nasıl algıladığıdır.

Çoğulcu İnceleme: Bu yöntem inceleyiciye ya da araştırmacıya anlatım
rahatlığı sağlayan, onun tek bir yöntemin içine sıkışıp kalmaktan kurtararak
eklektik, yani çoğulcu bir yaklaşımdır. . Burada bazen birden fazla yöntemin
araştırmanın çerisine dahil edilmesi olağan olarak görülmektedir.


Karşılaştırmalı edebiyatın metodu ve çalışma sahaları 1


Bir sanat eserinin , bir başka vatana ait olan bir yada daha fazla eser ile kıyaslanması sonucu ulusallıktan daha üstün bir kimlik kazanan karşılaştırmalı edebiyat,  yazar karşılaştırmalarında da karşımıza çıkan bir durumdur. Burada dikkat edilmesi gereken husus, hangi alanda olursa olsun karşılaştırmaların tesadüfen seçilen iki eser değil, karşılaştırıla bilirlik açısından önemli özellikler teşkil eden eserler üzerinde gerçekleşmesidir.

Kültürler içerisinde ele alınan eserlerde işlenen  konular isim olarak her ne kadar aynı olsalar da içerik olarak toplumdan topluma, yazardan yazara, vatandan vatana farklılık göstermektedir. Ortaya çıkan bu farklı zenginlik edebiyat bilimi açısından olanaklı bir zemin hazırlamıştır.

İnceleme Metotları

Pozitivist inceleme: bu metotta edebiyat eserinin yazarın hayat öyküsüne değil, onun yaşanmışlığının bir ürünü olduğu realitesinden yola çıkarak eser ilişkilerini açıklamayı amaçlar. Tecrübe edilmiş bu realiteler bu incelemeyi bilgi depolamaya, betimlemeye ve konuları kategorilere ayırmaya götürür.




Psikanalitik inceleme:  Freud’cu inceleme olarak da bilinen bu metotta ortaya konulan eserin öncelikli olarak yazarının bilinçaltı ve psikolojisi ile ilgili bağlantısı ele alınır. Ve bu şekilde metin incelenir. Burada amaç metinler arası bağlantıları aydınlatmaktır. Metnin başka bir metinden kopya, çalıntı şeklinde karşılaşılan varlığı, gerçek metin ile ilgisi vb. Bu metodun alanına girer. İnceleme sırasında bu eserler tümden de ele alınabilir ayrı ayrı da.

Okura yönelik inceleme:  edebi eserin hitap ettiği okuyucu kitlesini ne kadar etkilediği değerlendirilir. Burada önemli olan unsur okuyucunun beklentilerini karşılayıp karşılayamadığını ya da ne kadar karşılayabildiği üzerinde durulur. Bu beklentiler tarihsel, sosyal olabilir. Burada asıl amaç okuyucu kitlesinin psikolojisini dikkate alarak beklentilerini karşılayabilmektir.

Makalenin birinci bölümü bu kadar ikinci bölümü yarın yayınlanacaktır.




Toplumun ''kadın'' korkusu

''Güneş kutsaldı, su kutsaldı, toprak kutsaldı. Fakat daha değerli olan bir şey vardı; kadın... Yani Ana.. Ve belki de Tanrı'nın insanlara en büyük armağanıydı kadın. Doğru yaşamın kendisi, vicdanın duygusal birikintisi.. Ezmeyin, ezdirmeyin...'' Mesut Akman


Kadın kimliği çok zengin bir kimliktir. Sahip olduğu etkenler oldukça fazladır.  Bu etkenlerden biri de öğretici olmasıdır. Bu öğreticiliği kadını baskı altına alan erkek egemen zihniyetli tüm toplumlarda bir korku yaratmıştır. Çünkü kadın öğrenirse çocuğu da öğrenir. çocuğu öğrenirse çevreye de öğretir. Kadın bu yönüyle çabuk bir toplumsal değişime olanak sağlar.

kadın, özgür bir toplumun oluşmasında etkili olan en önemli temel güçtür. kadın özgürse, toplum da özgürdür. özgür yaşamın inşasında en önemli rol kadınındır. Çünkü; toplumun dil ve kültür değerleri kadının imzasını taşır.

Kadın sahip olduğu potansiyel güçle erkek egemen zihniyete karşı koyabilmeli. sahip olduğu duyguyla da erkek aklının yönelimlerini kontrol etmeli. Kadın köle değildir, değerdir. Anadır.






Dünyanın Çığlığı


Derin bir toprakta

tuzağa düştüm.

damarım

iğne oluyor.

kızgınlık 

sessizlik

kimdir?

Anneler sessizdi.

Çığlık!

Ve dünyanın çığlığı etek

Gökyüzünün fistanı

can olur

yılan olur.

Geçiyor dilsizlerin yolu

ses düşer

yorgun yolcu oldular.


Kuantum Fiziği ve Felsefe




İnsanoğlunun hayattan asıl beklentisi, mutlu olmaktır. Herhangi bir beklentisi olmayan eksik bir gurup ve yaşamda sadece güç sahibi olmak isteyenler dışında hepimiz mutluluk düşleriz.

‘’Benim beklentim maddiyat-para veya aşk’’ söyleyenler de olacaktır ama bunlar sonuçta hep mutlu olmanın etkenleri olduğundan, sonuçta  bütün amacımız mutlu olmak içindir. Ama çoğumuz bunu ulaşılması zor olan bir hedef olarak görüyoruz.

Sanki bu cihana gelişimizin nedeni mutsuz bir birey olmaktır, kaderimiz buna engeldir, mutsuzluk bize miras kalmıştır vs. gerekçeler  kurarız. Aristo  bile ‘’insanlığın temel hedefinin mutluluğa ulaşmak olduğunu’’ söylemiştir.

Bütün o şan,ün, para , iyi ve güzel bir eş ve çocuklar isteği  hep sonunda mutlu olma gayesine çıkar. Mutluluk istemek etik açıdan, saklanılması gereken bir duygu değildir.

İnsanoğlu başından beri, mutluluğun tabiatı, mutluluğun ne olduğu konusunda düşünmüştür. Dinlerin ve felsefenin insanın mutluluğu arayışında faydası vardır. Gerçi her ne kadar felsefenin  ‘’bireysel mutlulukla ilgilenmediği’’ iddiası olsa da insanlığın mutluluğu aramasında yer edinmişti
r.


Peki, kuantum fiziğinin-bilim dalının ‘’benim şahsi mutluluğuma nasıl katkısı olur?’’ diye sorabiliriz. Fakat ünlü bir yazarın ‘’bir kitap okudum yaşamım değişti’’ ifadesinde olduğu gibi, bu konu ile alakalı yazılar okumaya başlayıp, konuyla ilgili belgesel izlemeye başlayınca, kuantum fiziğinin insanlık tarihinin başından beri süregelmiş ilahiyat ve felsefe tarihinin doğruları ile harmanlandığında, göreceli olarak ışık tutan uygulamaların ortaya konmasına yol gösterebilecek bir araç olabileceğini güçlü bir şekilde hissediyorsunuz.
Seküler Fikir

Gerçek manada uygunluk ve bütünlük içerisinde bulunmadığımızdan, global seküler kültür ve medeniyetin toplumlarımız üzerindeki yok dici müdahalelerini aşamıyoruz. Doğrusunu söylemek gerekirse bu müdahaleleri aşma konusunda ortaya koyduğumuz güç yok. Seküler düşüncenin izlediği yol dışına çıkarak nasıl özgürleşeceğimizin tartışmasını yürütmüyoruz.

İslam yaklaşımı ümmet konteksinden uzaklaştırılarak mezhepçiliğe dönüştürülüyor. Bugünün cihanında kim olduğumuzu nereye sahip olduğumuzu, temsil ettiğimiz şeyin ne olduğunu sorgulamıyoruz.

Sosyal ağlar etkileşim şekillerimizi değiştiriyor, fikirlerimizi, şahsiyetlerimizi bulanık duruma getiriyor. Özellikle genç nesiller yaşamda kalma çabasıyla sınırlı hayatlar yaşıyor. Genç nesiller başka kişiler tarafından varlıklarının kabul görülmesini istediklerinden, kendilerini kanıtlamak ve alaka uyandırmak nedeniyle her türlü protesto eylemine alaka duyuyor. Genç nesiller, yaşamın kendisinden daha kıymetli bir şey olamayacağına itibar ediyor.

Sosyal ağlar günlük hayatın vazgeçilmeyen parçalarından biri haline geliyor. Sosyal ağların ün kültürüyle ilgilenen genç nesillerin kimlik bilinci altüst oluyor. Genç nesiller bir şey sahibi olmak istemiyor, sadece şöhret sahibi olmak istiyor.


İnternet neslinin popülarite  saplantıları onları kendilerine ait olan yeteneklerinden uzaklaştırıyor. Akıllı makine durumuna gelen günümüz insanı, detaylarda boğuluyor. Yüksek gayeleri olmayan ve markalara ilgi duyan genç nesiller tensel zevke ve anlık doyumlara sahip olmaktan başka bir hayat sürdüremiyor.