Slider
Blogger tarafından desteklenmektedir.
Popular Posts
-
1. KİTABIN KONUSU : Kitap kurtuluş savaşı sırasında cephede kolunu kaybetmiş bir subayla, askerliği yeni bitmiş bir askerin köyünde ge...
-
1. KİTABIN KONUSU: Bir subay kızı olan Feride ile teyzesinin oğlu Kamuran arasında yaşanan ve araya birçok engel girmesine rağmen birbirl...
-
1.KİTABIN KONUSU:Kitap sadece yazarın hayatta yaşamış olduğu bazı tecrübelere dayanarak yazmış olduğu denemeleri sunuyor. Hayatta neyin ne ...
-
1.KİTABIN KONUSU : Hikayenin sosyal bozulma olarak değerlendirilecek küçük bir anekdotta, yalıda çalışan ve çalışmak için alınan hizmetkarl...
-
Evîndare Welat im Ji bo na her kesek yarek heye é min e welat yar e Bele çibkim di deste dijminé xwînwar û xeddar e Çiqas pesné gira...
-
1.KİTABIN KONUSU : İnsanlığı materyalizmin kör çenberini kırmağa, kendini kaybettiği ruhunu bulmaya çağırmaktadır. Asrımızda insan...
-
1.KİTABIN KONUSU: Taif’te Ölüm, çöken bir imparatorluğun çağdaşlaşma sancılarını son derece akıllı bir dille anlatırken, dönemin baş ak...
-
KİTABIN KONUSU : Adil Giray’ın İran ile Osmanlı arasında yapılan savaştan sonra esir düşüp, orada Perihan, Şehriyar ve Cezmi ile olan ili...
-
1.KİTABIN KONUSU: Kitapta Nevin adlı bir kadının mutluluğu,huzuru arayış çabası anlatılmaktadır. 2.KİTABIN ÖZETİ: Nevin herkes ...
-
1.KİTABIN KONUSU: Milli dil ve kültürüne yabancı yetişen kimliğini bulmasıdır. 2.KİTABIN ÖZETİ: Serin ve karanlık ey...
Subscribe
Recent Posts (Do not edit)
Video of Day
Advertisement
Text Widget
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua. Ut enim ad minim veniam, quis nostrud exercitation test link ullamco laboris nisi ut aliquip ex ea commodo consequat.
Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate another link velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur.
Duis aute irure dolor in reprehenderit in voluptate another link velit esse cillum dolore eu fugiat nulla pariatur.
Sample Text
Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipisicing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore et dolore magna aliqua.
İletişim Formu
Followers
Instagram Photo Gallery
Popular Tags
- acımak
- adı aylin
- ahmet celal
- ahmet rasim
- alber camus
- aldatacağım
- aldatmak
- ali rıza
- alman edebiyatı
- amerikan edebiyatı
- amin maalouf
- anadolu
- anahtar
- anamın kitabı
- ankara
- aşk
- aşkı memnu
- aydınlık yol
- ayşe kulin
- azim
- batı edebiyatı
- bayram
- bedia
- benjamin
- beyaz kale
- bir ölünün defteri
- bomba
- cezmi
- çalıkuşu
- dokuzuncu hariciye koğuşu
- düşman
- Edebiyat
- ernest hemingway
- esat mahmut
- eski yunan ve latin edebiyatı
- eylül
- fakir bayburt
- Felsefe
- feride
- ferruh
- Fransız edebiyatı
- giray
- gomore
- haceli
- haldun taner
- halit ziya
- hasan
- hayat
- hepsinden acı
- hıfzı topuz
- hikaye
- hüsam
- idealist
- iki güzel günahkar
- ingiliz edebiyatı
- iskender
- islamiyet etkisindeki türk edebiyatı
- islamiyet öncesi türk edebiyatı
- ispanyol edebiyatı
- italyan edebiyatı
- kadın
- kamuran
- kayıp aranıyor
- kayıtlar
- kenan bey
- kiralık konak
- Kürt Edebiyatı
- Kürtçe Şiirler
- macit
- mehmet rauf
- mesut
- milano
- mithat paşa
- mutlu ölüm
- naim efendi
- namık kemal
- nazım
- necla
- orhan pamuk
- osmanlı
- öğretmen
- ölüm
- ömer hayyam
- ömer seyfettin
- özet
- paulo coelho
- peyami safa
- refik halit
- Reşat Nuri
- roman
- roman özetleri
- rus edebiyatı
- Sait Faik Abasıyanık
- sakarya
- salih ağa
- saray
- savaş
- semerkant
- serüven
- silahlara veda
- simyacı
- siyasal
- sodom
- sokullu paşa
- sosyal bozulma
- suat
- süreyya
- şevket rado
- şevket süreyya
- şişhane
- tevfik bey
- toprak uyanırsa
- Türkçe Şiirler
- türkçülük
- ümit dünyası
- vahşi bir kız
- yaban
- yağmur
- yakup kadri
- yalnızız
- yaprak dökümü
- yılanların öcü
- yunan edebiyatı
- zehra
- zehra hanım
- zeynep
Tags
- acımak
- adı aylin
- ahmet celal
- ahmet rasim
- alber camus
- aldatacağım
- aldatmak
- ali rıza
- alman edebiyatı
- amerikan edebiyatı
- amin maalouf
- anadolu
- anahtar
- anamın kitabı
- ankara
- aşk
- aşkı memnu
- aydınlık yol
- ayşe kulin
- azim
- batı edebiyatı
- bayram
- bedia
- benjamin
- beyaz kale
- bir ölünün defteri
- bomba
- cezmi
- çalıkuşu
- dokuzuncu hariciye koğuşu
- düşman
- Edebiyat
- ernest hemingway
- esat mahmut
- eski yunan ve latin edebiyatı
- eylül
- fakir bayburt
- Felsefe
- feride
- ferruh
- Fransız edebiyatı
- giray
- gomore
- haceli
- haldun taner
- halit ziya
- hasan
- hayat
- hepsinden acı
- hıfzı topuz
- hikaye
- hüsam
- idealist
- iki güzel günahkar
- ingiliz edebiyatı
- iskender
- islamiyet etkisindeki türk edebiyatı
- islamiyet öncesi türk edebiyatı
- ispanyol edebiyatı
- italyan edebiyatı
- kadın
- kamuran
- kayıp aranıyor
- kayıtlar
- kenan bey
- kiralık konak
- Kürt Edebiyatı
- Kürtçe Şiirler
- macit
- mehmet rauf
- mesut
- milano
- mithat paşa
- mutlu ölüm
- naim efendi
- namık kemal
- nazım
- necla
- orhan pamuk
- osmanlı
- öğretmen
- ölüm
- ömer hayyam
- ömer seyfettin
- özet
- paulo coelho
- peyami safa
- refik halit
- Reşat Nuri
- roman
- roman özetleri
- rus edebiyatı
- Sait Faik Abasıyanık
- sakarya
- salih ağa
- saray
- savaş
- semerkant
- serüven
- silahlara veda
- simyacı
- siyasal
- sodom
- sokullu paşa
- sosyal bozulma
- suat
- süreyya
- şevket rado
- şevket süreyya
- şişhane
- tevfik bey
- toprak uyanırsa
- Türkçe Şiirler
- türkçülük
- ümit dünyası
- vahşi bir kız
- yaban
- yağmur
- yakup kadri
- yalnızız
- yaprak dökümü
- yılanların öcü
- yunan edebiyatı
- zehra
- zehra hanım
- zeynep
About
Join Us
Advertisement
- Lorem ipsum dolor sit amet, consectetuer adipiscing elit.
- Aliquam tincidunt mauris eu risus.
- Vestibulum auctor dapibus neque.
Ads
Need our help to upload or customize this blogger template? Contact me with details about the theme customization you need.
Advertisement
About
Our Company Inc.
2458 S . 124 St.Suite 47
Town City 21447
Phone: 124-457-1178
Fax: 565-478-1445
2458 S . 124 St.Suite 47
Town City 21447
Phone: 124-457-1178
Fax: 565-478-1445
Technology
"
});
Popular Posts
-
1. KİTABIN KONUSU : Kitap kurtuluş savaşı sırasında cephede kolunu kaybetmiş bir subayla, askerliği yeni bitmiş bir askerin köyünde ge...
-
1. KİTABIN KONUSU: Bir subay kızı olan Feride ile teyzesinin oğlu Kamuran arasında yaşanan ve araya birçok engel girmesine rağmen birbirl...
-
1.KİTABIN KONUSU:Kitap sadece yazarın hayatta yaşamış olduğu bazı tecrübelere dayanarak yazmış olduğu denemeleri sunuyor. Hayatta neyin ne ...
-
1.KİTABIN KONUSU : Hikayenin sosyal bozulma olarak değerlendirilecek küçük bir anekdotta, yalıda çalışan ve çalışmak için alınan hizmetkarl...
-
Evîndare Welat im Ji bo na her kesek yarek heye é min e welat yar e Bele çibkim di deste dijminé xwînwar û xeddar e Çiqas pesné gira...
-
1.KİTABIN KONUSU : İnsanlığı materyalizmin kör çenberini kırmağa, kendini kaybettiği ruhunu bulmaya çağırmaktadır. Asrımızda insan...
-
1.KİTABIN KONUSU: Taif’te Ölüm, çöken bir imparatorluğun çağdaşlaşma sancılarını son derece akıllı bir dille anlatırken, dönemin baş ak...
-
KİTABIN KONUSU : Adil Giray’ın İran ile Osmanlı arasında yapılan savaştan sonra esir düşüp, orada Perihan, Şehriyar ve Cezmi ile olan ili...
-
1.KİTABIN KONUSU: Kitapta Nevin adlı bir kadının mutluluğu,huzuru arayış çabası anlatılmaktadır. 2.KİTABIN ÖZETİ: Nevin herkes ...
-
1.KİTABIN KONUSU: Milli dil ve kültürüne yabancı yetişen kimliğini bulmasıdır. 2.KİTABIN ÖZETİ: Serin ve karanlık ey...
Travel
Performance
‹
›
Cute
My Place
Slider
Racing
Videos
1.KİTABIN KONUSU : Bu kitap,
kökleri Giritli Deli Mustafa Naili Paşaya kadar uzanan bir ailenin kızı olan
Aylin DEVRİMEL ‘in fırtınalı yaşamının öyküsüdür.
2.KİTABIN ÖZETİ :
Lise yıllarında uzun boylu ve
sıka bir kız olan Aylin zamanla güzelleşmiş ve bir gün Esma teyzesinin daveti
üzerine Paris’te bir otelde buluşurlar otelde prens olduğu söylenen bir Arap’la
tanışır ve bu tanışmanın sonunda prensle görkemli bir yaşantı için evlenir
Prenses olur. Ancak her şey düşündüğü gibi gitmez Prens Senusi doğu kültürü ile
yetiştiği için batı kültürü ile yetişen Aylin’e ters gelmekte zamanla Aylin’in
özgürlüğü kısıtlanmaktaydı evliliğe başladığı gibi sakin değil büyük bir
kaçışla son buldu; yaz sonunda Aylin, ablası Nilüferle Cenevre ye gider.
Yaşamanın ideali olan tıp okumaya karar verir ve büyük uğraşlar vererek
Neuchatel Üniversitesine kayıt yaptırır. Okulun ilk yıllarında hayatında çok
büyük değişiklikler yaparak, ihtişamlı hayatından sıyrılarak sade bir öğrenci
olur. Tek hedefi olan tıp fakültesini bitirmek için çok çalıştı daha sonra
fizik ve kimya derslerinde yardımcı olan Jean-Pierre ile evlendi. İki
öğrencinin bu evliliği zaman içinde Aylin’in dış görüntüsünde olduğu kadar iç
dünyasını da değiştirecektir. Aylin Jean-Pierre ile birlikte yaşadığı günlerde
tıp ilmi ile yakından tanışıp ufkunun penceresini o zamana kadar hiç bilmediği
yepyeni bir dünyayı ardına kadar açacak peşinden koştuğu gerçek zenginliğin dış
dünyanın görkemli vitrinlerinde değil de insanlığın iç aleminde bulunduğunu
öğrenecekti. Okul sonunda Jean-Pierre Nos Alamus’taki nükleer araştırma
merkezinden geri çeviremeyeceği bir teklif aldı. Aylin de New Rachel Hospital
Medical Center’dan teklif aldı ; onların birbirlerine karşı olan sorumlulukları
artık bitiyor müşterek hayatları bir yol ayrımına giriyordu. Ellerinde bu
evlilikten altı yıllık sağlam bir dayanışma ve derin dostluk duyguları ile
dopdolu gençlik anıları kaldı sadece.
Aylin çok ciddiye aldığı bu işine
büyük bir heyecanla başladı. New Rachel’de tanıştığı Afganistanlı genç
meslektaşı Azim’in karısı 11 yaşından beri arkadaşı olan Zeynep TARZI çıktı.
Aylin, Zeynep ve Azim ile gittiği Afgan sefahati kokteylinde Paswak adındaki
Birleşmiş Milletlerin Afgan esiri ile tanışır. Paswak evli olmasına rağmen
Aylin ile arasında duygusal bir bağ oluşmuştu. Aylin o yılı aklı beş karış
havada geçirdi. Bütün vakitlerini beraber geçiriyorlardı. Paswak bu yüzden önce
Wall Dame’nin Birleşmiş Milletler genel sekreterliğine daha sonra 1974 yılında
Hindistan sefirliğine tayini çıkmıştı.
Aylin kaderin ağlarını onlar için
giderek daha çileli iplerle örmekte olduğunu nihayet görmeye başladı; ya
sevdiği adamı peşinde dünyayı adım adım dolaşacak ya da mesleğini ön plana
alacaktı. Tam meslek uğruna değmez derken Hastanede Psikiyatri bölümü şefliğine
terfi etti. Sonunda Aylin’in sağduyusu aşkına galip geldi. Aylin gönlü yaralı
bar kuşunu çok kısa bir süre oynadı sonra toparlandı ve işinin başına döndü.
Arkadaşı Azim’in vasıtası ile kendi meslektaşı olan Michel RAMODİSLİ ile
tanıştı. Michel’i çok etkileyici bulmadığı halde evliliğe giden ilk adımları
Michel’in evinde attılar. Daha sonra Aylin bu evlilikten deliler gibi çocuk istemeye
başladı. Aylin’in bu isteğine karşılık Michel dinine ve geleneklerine çok bağlı
olduğunu doğacak çocuğun Yahudi kültürüne göre yetiştirilebileceğini söyledi
fakat Aylin bunu bile sorun etmedi dinini değiştirmeyi göze aldı. Aylin’e göre
insanları dinlerine, ırklarına ve dillerine göre ayırmak çok saçma idi ona göre
insan, insan olduğu için çok değerli idi onun insan sevgisini bir din veya ırk
engelleyemezdi Aylin çocuk yapma isteğinden 6 düşük yaptıktan sonra
vazgeçecekti.
Aylin meslektaş olduğu Michel ile
her an beraberdi işyerleri bir, evleri bir kısacası bütün zamanları birlikte
geçiyordu belli bir süre sonra birbirleri ile bu kadar çok birlikte olmaları
Aylin’i çok sıkmıştı gün geçtikçe birbirlerinden kopuyorlardı ve bir gün Aylin
kocasına haftanın belirli günlerinde birbirlerine izin vermelerini bugünlerde
değişik insanlar ile çıkabileceklerini bunu sonucunda diğer insanlarda
görecekleri eksiklikleri kendilerinde tanımlayıp birbirlerine ölümsüz sevgi ile
bağlanacaklardı. Fakat düşünülen olmadı Aylin yurt dışında olduğu günlerden
birinde Michel bir arkadaşının evinde Barbara adında bir bayanla tanıştı ve bu
tanışma evliliklerinin sonunu getirdi. Aylin sıkıntılı bir zamanında vardığı
karar sonucunda kocasını kaybettiği için hem üzgün hem de suçluluk duygusu
içerisindeydi. Bu sıkıntı ve üzüntü uzun sürmedi her şeyi bir kenara bırakıp
mesleğinde ilerledi fakat bu ilerleme bile onu tatmin etmedi. Bir süre sonra
Amerikan ordusuna katılarak Körfez savaşında ruf sağlığı bozulan hastaları
tedavi eden doktor olmayı düşündü bu nedenle Oklahoma’ya körfez savaşında zarar
görmüş askerleri tedaviye gitti.
Aylin Üniformasını ilk kez
1992’nin soğuk bir Ocak gününde giydi. 9 Kasım 1992’de ordunun fiziksel
aktiviteler sınavını yüksek bir puana kazanarak başarı sertifikası aldı. Aylin
ordudaki görevinde yine işine devam ediyor, hastalarına çare bulmaya
çalışıyordu bir gün kendisine yeni bir hasta verildi bu kez hasta körfez
savaşından sonra geldiği sivil hayata uyum sağlayamıyordu. Bunun sonucunda
hiçbir suçu olmayan bir çok sivili katletmişti.
Aylin bu hastası üzerinde
çalışırken Amerikan ordusunun askerlerini cesaretlendirmesi için verdiği
ilaçların yan etkisi sonucu hastanın bu duruma geldiğini saptadı ve bu sonucu
tez bir halde askeri yetkililere bildirdi. Aylin’in verdiği bu sonucu askeri
yetkililer daha önceden bildiğinden Aylin’in bu olayın üstüne gitmemesini
istediler ve onu uyardılar Aylin bu sessizliği sindiremeyerek sözleşmesinin
bitmesinin ardından Albay rütbesindeyken ordudan ayrıldı.
Ordudan ayrılmasından sonra 19
Ocak 1995 Perşembe günü evinin bahçesinde o sabah evini temizlemeye gelen
hizmetçisi tarafından kendi arabasının altında ölü bulundu. Zengin, ünlü ve
saygın insanların yaşadığı mahallede yerel polis ve yerel yöneticiler
mahallenin adını polisiye bir olaya karıştırmamak için dosyayı apar topar
denebilecek bir hızla kapattılar teşhis ise “Freak Accident” yani Garip bir
kaza idi.
“... Yükseltilmiş sahnede kapağı
açık maun bir tabut duruyordu uzun bir sıra oluşturan insanlar tabutta yatan
albay üniformalı Amerikan subayını selamlayıp içlerinden dua veya veda ederek
tabutun başından ayrılınca yanan yürekleriyle gelip salondaki koltuklarda
yerlerini alıyorlardı. Herkes etrafa hakim olan ordu düzeninin saygınlığını
kutsar gibi sessizce ağlıyordu ... Katafalkın üstünde dört bir yanı rengarenk
çiçeklerle donanmış tabutta yatan kişi, bir askerden çok, oraya bir film çekimi
için öylece uzanıvermiş bir Hollywood yıldızını andırıyordu. Bu albay
üniformalı Amerikan subayı bir Türk kadınıydı.
3.KİTABIN ANA FİKRİ: Bir
insanın azimle çalışınca başaramayacağı hiçbir şey yoktur.
4.KİTAPTAKİ ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ :
Aylin,genç,güzel,çalışkan
ve azimli bir Türk kızı.Hedeflerine ulaşmak için her türlü fedakarlığı göze
alıyor.
Michel,yakışıklı,dürüst
aynı zamanda da Aylin’in meslaktaşıdır.Aylin ile evlenir.
5.KİTAP HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER : Yazar,Aylin’in başarılarla dolu hayatını oldukça açık bir
dille ve gayet akıcı bir üslupla anlatmıştır.Okunmaya değer bir kitaptır.
6.YAZAR HAKKINDA BİLGİ :
AYŞE KULİN
Arnavutköy Amerikan Kız Koleji Edebiyat bölümünü bitirdi.
Çeşitli gazete ve dergilerde editör ve muhabir olarak çalıştı. Uzun yıllar
televizyon, reklam ve sinema filmlerinde sahne yapımcısı, sanat yönetmeni ve
senarist olarak görev yaptı. Öykülerden oluşan ilk kitabı Güneşe Dön Yüzünü
1984 yılında yayınlandı. Bu kitaptaki "Gülizar" adlı öyküyü, Kırık
Bebek adı ile senaryolaştırıldı ve bu sinema filmi 1986 yılının Kültür
Bakanlığı Ödülü’nü kazandı. 1986’da sahne yapımcılığını ve sanat yönetmenliğini
üstlendiği Ayaşlı ve Kiracıları adlı dizideki çalışmasıyla Tiyatro Yazarları
Derneği’nin En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü’nü kazandı. 1996 yılında Münir
Nureddin Selçuk’un yaşam öyküsünün anlatıldığı Bir Tatlı Huzur adlı kitabı
yayınlandı. Aynı yıl, Foto Sabah Resimleri adıl öyküsü Haldun Taner Öykü
Ödülü’nü, bir yıl sonra aynı adı taşıyan kitabı Sait Fait Hikâye Armağa’nı
kazandı. 1997’de yayınlanan Adı; Aylin adlı biyografik romanı ile, İstanbul
Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından yılın yazarı seçildi. 1998 yılında Geniş
Zamanlar adlı öykü kitabı, 1999’da İletişim Fakültesi tarafından yılın romanı
seçilmiş olan Sevdalinka ve 2000’de yine bir biyografik roman olan Füreya yayınlandı.
KİTAPLARI;
Güneşe Dön Yüzünü (1984)
Bir Tatlı Huzur (1996)
Adı; Aylin (1997)
Geniş Zamanlar (1998)
Sevdalinka (1999)
Füreya (2000)
Güneşe Dön Yüzünü (1984)
Bir Tatlı Huzur (1996)
Adı; Aylin (1997)
Geniş Zamanlar (1998)
Sevdalinka (1999)
Füreya (2000)
Edebiyat - roman özetleri
1.KİTABIN KONUSU :
Kitap,
insanoğlunun yüzyıllardır mutluluk, serüven, kaçış özlemlerinin bir simgesi
olan ada kavramını, bu kavramın İngiliz yazınında nasıl irdelendiğini
örneklerle göstererek "Ütopya", "Yeni Atlantis",
"Gulliver'in Seyahatleri", "Robinson Crusoe" gibi
klasiklerin yanında başka birçok yapıtı da bu bağlamda incelemektedir.
2.KİTABIN ÖZETİ :
Utopyada Ada : “Ada”nın “dünya“dan daha iyi bir
yer, daha mutlu bir yaşama ortamı olarak düşünülmesi ile utopya ortaya çıkar.
Utopya , Thomas More’ un bu türe adını veren ünlü yapıtında olduğu gibi, başka
ilkelerle işleyen daha iyi daha güzel bir toplum ülküsünün dile gelişidir.
Utopya yazarının amacı, uzak bir adanın duygusal renkliliği ya da eşine
rastlanmadık tehlikelerini anlatmak değil, sunacağı bir toplum düzeniyle hem
kendi toplumunun işleyişindeki aksaklıklara çözüm yolu önermektir.
-İlk
Çağda Özlenen Ada : Utopyacının örnek toplum ülküsünde bildiğimiz tarihsel
zamanın akışı ötesinde bir süreklilik kalıcılık verecektir. Bütün bu özellikler
“ada”yı derli toplu bir düzenin, güvenliğin, mutluluğun ancak kafalarda birer
özlem olarak sürdürdüğü büyük “dünya” nın karşıtı kılar.
-Orta
Çağda Özlenen Ada : İlk Çağın özlediği mutluluk adası, gerçek dünya ile
karşıtlığı yönünden bir öte dünya öğretisiyle kolayca bağdaştırılabildiği için,
orta çağda Hrıstiyanlığın cennet ülküsü ile birleşir. Halk batıdaki cennet ada
inancını günlük yaşamın gerçekleri çevresine sokmaktan hoşlanır. Bu halkın bu
dünyanın nimetleri ile dolup taşan bir cennet düşünmesine yol açar. Ondördüncü
yüzyıl başlarından kalma ingiliz halk şiiri “The Land Of Cokaygne” bu düşünce
eğlimini yansıtır. İspanya’ nın batı açıklarında bir ülkedir Cokaygne. Cenneten
güzeldir Cokaygne. Nedir ki cennet dedikleri, çimenlikten, çiçeklerden, yeşil
dallardan başka? Ne bir salon ,ne oda, ne oturacak bir iskemle vardır orda.
Susuzluğunu dindirmek için, sudan başka içki yoktur. Oysa Cokaygne’ nin
ırmaklarından yağ, bal, süt, şarap akar. Her yiyeceğin en iyisi oradadır. Kiliselerin
kuleleri, pastadan yapılmıştır. Nar gibi kızarmış kazlar, tıpkı Brugel’in Ünlü
“Schlaraffenland” tablosundaki gibi, “ Ye beni!” diyerek, gökten insanın ağzına
süzülüverir.
-
Yeniçağda Özlenen Ada : Cokaygne ile Utopia arasında aşağı tukarı ikiyüz
yıl vardır. Bu süre içinde Avrupa insanın büyük değişikliklere uğramış, yeni
çağ başlamıştır. Fransız, İngiliz, İtalyan yazınları büyük gelişme gösterdi.
İspanyol yazınları bu dönemi, bugün bile “ Altın Çağ “ diye anılır. Yazın
alanında bu yeni gelişme ada kavramında da değişiklik yarattı. Özlenen mutluluk
adası, ölümün gölgesinde taşıyan Hrıstiyanlık cenneti değildi artık.
-
Gulliver Adaları : Gulliver Gezileri, insanlığın başlıca dört yönünü ele alan bir
taşalamadır. Lilliput, Brobdingnag ülkekeri insanın insanın politik
bayağılıkları ile gövdece çirkinliğini; Laputa, Balnibarbi, Glubbdubrib,
Luggnagg adaları insanın kafasının sapıklıklarını, düşünen atlar Houyhnhmlerin
adası ise çökmüş insan ahlakını, yürekler acısı gülünçlüğüyle göz önüne serer.
-
Robinsonadda Ada : Yeniçağda Avrupa insanının büyük denizlere, bilinmeyen kıtalara,
ülkelere açılmasıyla gelişen gezi yazını, ada utopyalarının yanı sıra, sonradan
robinsonad diye adlandırılacak yeni bir öykü türü ortaya çıkmasına başlıca
etken olur. Robinsonad, Alman uazın tarihçilerin başlangıçta, Robinson Cruose’
yu yansılayan ıssız ada öykülerine taktıkları addır. Robinsonadda utopyadakinin
tam tersi anlamlar kazanır. Utopyada bu özellikler kendine yeterlilik, güvenik,
derli topluluk, tarihsel akış dışında
bir kalıcılık anlamına gelirken, robinsonadda ada ortamının dışa kapalılığı,
bir tutsaklık sürgün duygusuna, görünmez tehlikeler karşısında duyulan bir
korkuya; kendiyle sınırlamışlığını korkunç bir yalnızlığa ; duran – zaman
biçimi ise, uygar dünyanın akışından kopmuşluk düşüncesine dönüşür.
-
Robinson Crusoe : Kocaman azgın bir dalganın, gemisi batmış Robinson Crusoe’ yu
kaldırıp bir ıssız adanın kayalık kıyılarına atmasıyla, ada konusu yazın
alanında gelmiş geçmiş en ünlü örneğine kavuşur, yeni çağın öykücülük sanatında
da yepyeni bir çığır açılır.
-
Çağdaş Romanda Ada : On dokuzuncu yüzyılda gemiciliğin sürekli olarak
ilerlemesi, dünya denizlerinin karış karış bilinir bir duruma gelmesi, yazın
alanında ada konusunun uygulanışını birkaç yönden etkilemiş bir gelişmedir.
Okyanusların bilinmez birer tehlike alanı olmaktan
çıkmasıyla, deniz kazaları, batık gemiler, ıssız ada serüvenleri on sekizinci
yüzyıl sonlarından bu yana hızla azalınca, günümüz insanın serüven özlemi de
başka konulara yönelmiştir. Bu gün bilim-kurmaca romanları ıssız ada konusu
üzerine değil, teknik gelişmenin varabileceği bilinmez alanların ürpertici
serüvenleri üzerine değil kurulmaktadır. Öte yandan, gene teknik gelişmenin bir
sonucu olarak uzay insan oğlunun önünde uzanan uçsuz bucaksız bir serüven alanı
durumuna gelmiştir.
-
Sonuç
Olarak ; Bir ada ortamı, kendisini belirleyen, dışa kapalılık kendisiyle
sınırlandırmışlık, duran-zaman biçimi gibi özellikleriyle “dışarı” nın, dış
dünyanın karşıtıdır. Yaratıcı bir yazar, anlattığı bir olayı ya da durumu
istediği oranda geçirebilir. Ancak anlattıklarına yer olarak bir adyı seçen
yazarı, ada ortamının bu özellikleri belli ölçüde sınırlar. Bu bakımdan,
yazındaki düşsel adalar çoğu arasında ortak benzerlikler vardır.
Bütün düşsel adalar bir
denizle çevrili ya da sularla çevrilidir, hepsi dışarıya kapalıdır. Dışarıdan
içeriye, içeriden dışarıya bir giriş çıkış zordur. Dışarıdan bu ayrılmışlık,
Atlantis’ te adanın çevresindeki kanallara, dev duvarlarla, St. Brendan’ ın
adasında adayı bir örtü gibi saran sis bulutlarıyla pekiştirilirken, More’ un
Utopya’sında yarım ay biçimindeki adaya giriş çıkışın sıkı bir denetim altında
bulunan tek limana bağlanması dile getirilir.
Görüldüğü gibi, ada kavramına duyulan ilgi
çok eski çağlardan günümüze değin insan bilincinde süregelmiştir. İnsanoğlunun
bilinci ile gözlemi, ada ortamını bütün değişik anlamıyla yaşamıştır.
3.KİTABIN ANAFİKRİ :
Ada kavramının
insan bilincinde kazandığı değişik anlamlardan doğan ayrı tür
anlamlarıdır.
4.OLAY VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ :
Kitap bir araştırma olduğu için kitapta
şahıslar bulunmamaktadır.
5.KİTAP HAKKINDAKİ ŞAHSİ
GÖRÜŞLER :
Kitap yazarın bir araştırması olduğu için
Ada kavramını değişik zamanlarda değişik yerlerde ada değince insanların aklına
neler geldiğini anlatıyor.Merak ederseniz okumanızı tavsiye ederim.
6.KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA
BİLGİ :
Akşit GÖKTÜRK (27 Aralık 1934, Van –26
Şubat 1988, İstanbul),edebiyat
eleştirmeni, yazar ve dilbilimci.
İstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’ nü bitirdi
(1960).1961’ de aynı fakülteye asistan olarak girdi. 1965’ de doktorasını
verdi; 1972’ de doçent, 1978’ de profesör oldu. İngiltere’ de Nottingham
Üniversitesi’ nde (1964-65) ve Almanya’ da Konstanz Üniversitesi’ nde (1970,
1974-76) arştırmacı olarak çalıştı. Upsala (İsveç) ve Batı Berlin
üniversitelerinde çevri konuları ve yöntemleri konulu seminerler yönetti. Robinson Crusoe’ nun Türkçedeki ilk tam
çevrisiyle 1969 TDK Çevri Ödülü’ nü kazandı. 1975-83 arasında TDK Yönetim
Kurulu Üyeliğinde bulundu. 1958’ den sonra Varlık, Yeni Dergi, Türk Dili, Yeni
Ufuklar, Çağdaş Eleştiri gibi dergilerde çeşitli inceleme yazıları ve çevriler
yayımlayan Göktürk, eleştirilerinde dil çözümlemelerine ve üslup sorunlarına
ağırlık verdi.
D. H. Lawrence,
T. S. Eliot, E. Kastner, F. Dürrenmatt gibi yazarlardan yaptığı çevrilerle
tanına Göktürk’ ün başlıca yapıtları Edebiyatta
Ada (1973), Okuma Uğraşı (1979) ve Çevri:Dillerin Dili’ dir (1986).
Edebiyat - roman özetleri
aşk
iki kişiliktir
değişir
yönü rüzgarın
solar
ansızın yapraklar
şaşırır
yolunu denizde gemi
boşuna
bir liman arar
gülüşü
bir yabancının
çalmıştır
senden sevdiğini
içinde
biriken zehir
sadece
kendini öldürecektir
ölümdür
yaşanan tem başına
aşk iki
kişiliktir
bir anı
bile kalmamıştır
geceler
boyu sevişmelerden
binlerce
yıl uzaktadır
binlerce
kez dokunduğun ten
yazabileceğin
şiirler
çoktan
yazılıp bitmiştir
ölümdür
yaşanan tek başına
aşk iki
kişiliktir
avutamaz
olur artık
seni,
bildiğin şarkılar
boşanır
keder zincirlerden
sular
tersin tersin akar
bir
hançer gibi çeksen de sevgini
onu ancak
öldürmeye yarar
uçarı
kuşu sevdanın
alıp
başını gitmiştir
ölümdür
yaşanan tek başına
aşk, iki
kişiliktir
yitik bir
ezgisin sadece
tüketilmiş
ve düşmüş gözden
düşlerinde
bir çocuk hıçkırır
gece
camlara sürtünürken
çünkü
hiçbir kelebek
tek
başına yaşamaz sevdasını
severken
hiçbir böcek
hiçbir
kuş yalnız değildir
ölümdür
yaşanan tek başına
aşk iki
kişiliktir
ataol
behramoğlu
(aşk
iki kişiliktir)
roman özetleri - Türkçe Şiirler
1)KİTABIN
KONUSU:
Küçük yaşta gördüğü kötü muamelelerden dolayı acıma duygusu
olmayan bir öğretmeni anlatıyor.
2)KİTABIN
ÖZETİ:
Zehra adında bir öğretmen çok acımasız bir karaktere
sahipti.Öğrencilerine her zaman kötü davranıyordu. Bir gün babasının öldüğünü
duydu.Babasının evine gitti.Fakat hiçbir şekilde üzülmüyordu. Babasını yanına
gitmeden başka bir odaya geçti. Odada bulunan sandıktan babasının hatıra
defterini buldu.Bu hatıra defterini okudukça babasına haksızlık ettiğini
anlamaya başladı.Acıma duygusu olmayan Zehra öğretmen babasının geçmişte
bulunduğu duruma acımaya başlamıştı. Annesinin babasına karşı haksızlık
yaptığını anladı.Büyük bir üzüntüyle odadan çıkarak babasının bulunduğu odaya
gider. Ve onun yüzüne örtülü olan çarşafı kaldırarak onu öper. Daha sonra Zehra
öğretmen okuluna geri döner ve bir süre sonra orada evlenir.
3)KİTABIN
ANA FİKRİ:
Geçmişte yaşanan acı
olaylar insan yaşamının diğer
bölümlerinde sürekli etkili olur.
4)
KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN ÖZELLİKLERİ:
Zehra Hanım : Acımak nedir bilmeyen dik
başlı, çatık kaşlı, asabi bir insandır.
Tevfik Bey : Zehra Hanım için elinden
gelen herşeyi yapmak isteyen fedakar ve iyi bir insandır.
Mürşit Efendi :
Zehra Hanım’ın babası. İyiliklerden yana ve
fedakâr bir insandır.
Müşerref : Mürşit
Efendi’nin karısı. Oldukça bencil ve para düşkünüdür.
Feriha : Mürşit
Efendi’nin kızıdır.Veremden öldü.
Kayınvalide : Aşırı tutkuları olan ve
bencil bir yaratılışa sahiptir.
5) KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ
GÖRÜŞLER:
Kitap
klasik bir Türk romanıdır; fakat bu romanda anlatılan olay oldukça akıcı ve
gerçekçi dille anlatılmıştır. Dili sadedir, anlaşılması kolaydır ve tasvirler
çok yerinde kullanılmıştır.
Edebiyat - roman özetleri
Agatha CHRISTIE - Acı Kahve Roman Özeti
Sir
Claud Amory, bir fizik uzmanı idi ve uzunca bir zamandır atom partiküllerinin
hareketleri üzerinde incelemeler yapıyordu. Bir gün aradığını buldu, bulduğu
şimdiye dek kullanıla gelen patlayıcılardan binlerce kez daha etkili bir bomba
formülüydü bu formül bir
servet değerinde idi. Çünkü bu formül karşılığında pekçok devlet hazinelerinin
kapılarını ardına kadar açabilirdi. Yalnız Sir Amory ‘i düşündüren bir mesele
vardı. Oda aile fertlerinden birinin formülü çalacağını hissetmesi idi. Evet o
bunu hissetmişti ama bunu kimin yapacağını bilmiyordu. Bu sorunu çözmek için
kendisi gibi alanında uzman olan birine ihtiyacı vardı. Bu kim olabilirdi? Daha
önce tanışmasa da methini duyduğu Belçika asıllı dedektif Hercule Poirot
olabilirdi, çünkü o zehir gibi bir dedektifti ve çözemeyeceği olayın
olamayacağına inanırdı. Onu evine davet ederek olayı çözmesini rica etti. Mr.
Poirot da bu nazik davete icabet etti. Yalnız Mr. Poirot daha Sir’ün evine
varmadan olaylar cereyan etmeye başladı.
Sir
Amory’nin evinde hiç evlenmemiş olan ablası, oğlu Richard, oğlunun İtalyan
asıllı karısı Lucia, bir bayan yeğeni, İtalyan doktor Carelli, evin İngiliz
uşağı ve Sir’ün sekreteri bulunmaktaydı. Bu ev halkı yemek sonrası sohbet
yapıyorlardı. Sir’ün gelini güzel Lucia kendisi gibi İtalyan olan doktordan
rahatsızmış gibi davranmaktaydı, sanki doktor onu sıkıştırıyordu. Kocası
Richard’ da bu davetsiz eski dosttan rahatsız görünüyordu. Zaten ilk fırsatta
karısına kendisini o doktor ile niye aldattığını soracaktı. Tüm bunlar Lucia’yı
daha da kötü etmişti ve fark edilir hale gelen Lucia’nın rahatsızlığını tedavi
etmek için ilaç kutusunu bulunduğu raftan indirmişlerdi. Doktor Carelli, ilaç
kutularına bakarak ne işe yaradıklarını
söylüyordu. Şişede öldürücü zehirli ilaçlar bile vardı ve uyku getirerek insanı
öldüren ilaç hayli ilgi çekmişti. Lucia, farkettirmeden ondan bir avuç kadar
almıştı. Bu esnada kahve servisi başlamıştı. Richard karısının yanına giderek
onun gönlünü almıştı. Sır Amory ise uşağına kapıları dıştan kilitlemesini
emretmiş ve kahvesini yudumlarken izaha başlamıştı. Önemli ve de çok değerli
bir formül bulduğunu ama ev halkı içinden birinin bunu çalmak istediğini
bildiğini ve bunu düşünen kişiyi son bir fırsat olarak az sonra ışıkları
kapattıracağını bu esnada az önce çalmış olduğu formülü sehpanın üzerine
koymasını aksi halde çağırttığı ünlü dedektif Mr. Poirot ‘un suçluyu bizzat
bularak gereğini yapacağını ikaz etti. Bu arada kahvenin acılığından bahsetti.
Işıkların söndürülmesini emretti.
Mr.Poirot
ulaştığında Sir Claud Amory koltuğunda ölü olarak bulunuyordu ve sehpanın üzerinde
de içi boş bir zarf duruyordu. İlk başta tüm şüpheler bir yabancı olan ve pek
güven veren bir intibah vermeyen doktor Carelli’ye yönelmişti. Lucıa’nın
doktora antipatisi ve rahatsız halide Mr. Poirot tarafından farkedilmekteydi.
Gerçi diğer şüphelilerde merhumu pek sevmiyorlardı. Özellikle merhumun bayan
yeğeni bunu açıkça dile getirmiş ihtiyarın pintiliği ve huysuzluğundan
bahsetmişti. Olay bu halde önünde dururken Mr. Poirot olayı zekası, titizlik ve
dikkati sayesinde çözmüştü. Gelin Lucıa’yı söz oyunlarıyla köşeye sıkıştırıp
ondan kötü ün salmış bir bayan ajanın kızı olduğunu ve bunu bilen doktor
Carelli tarafından şantaj önerisine maruz kaldığını ama formülü çalanın ve
kayınpederini öldürenin kendisi olmadığını söyletti.
Zaten
Mr. Poirot ayrıntıları yakalamıştı. İlaç kutusu ile olaydan evvel oynanmış
olduğunu, rafın tozlu olmasına karşın ilaç kutusunun olay anında tertemiz
olmasından anlaşılmıştı. Şüpheli görülen sekreter bayan yapılan sorgu esnasında
sıkışınca yine aynı zehirle Mr. Poirot’u da öldürmeye çalışınca ki, Mr. Poirot
yine zekası ve uyanıklığı sayesinde kurtulmuştu. Katil sekreter yakalandı ve
adalete teslim edildi
Edebiyat - roman özetleri
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Recent Comments