Rönesans Dönemi İspanyol Edebiyatı
İspanyol
yazarlar Rönesans devrinde daha çok roman ve tiyatro türlerinde eser vermişlerdir.
Rojas,
Celestina (1499 ve 1526) adlı romanında pek çok engeller sebebiyle kavuşamayan
iki sevgilinin başından geçenleri konu edinir. Hem İspanya'da hem de Avrupa'da
gerçek dışı kişilerin kahramanlıklarını ve aşklarını konu edinen abartılı pek
çok şövalye romanı yazılmıştır. Ayrıca çobanların gerçek dışı aşk ilişkilerini konu
edinen çoban romanları da yazılmıştır. İspanya'nın bu dönemdeki en önemli roman
yazarı Cervantes (1547-1616)'tir. Cervantes'in
Don Kişot (1605) adlı romanı modern romanın başlangıcı sayılmaktadır. Cervantes, gerçekle hayalin çatışması temeline kurulu olan
romanda sövalyeliğin eleştirisi ve yergisinin yanında insan gerçeğinin pek çok
boyutlarına yer verir. Tiyatroda ise Lope
de Vega (1562-1635) en önemli isimdir.
Gerçekçi Dönem İspanyol Edebiyatı
En
önemli realist yazar Miguel de Unamuno (1864-1936)'dur. Yaşamanın amacı, insanın sonsuzluk ve
ölümsüzlük arzusu gibi temalara ağırlık vermiştir. Sis adlı romanı önemlidir.
20. Yüzyıl İspanyol Edebiyatı
Bu
yüzyılın en önemli iki şairi Juan
Ramon Jimenez (1881) ve Federico Garcia Lorca (1899-1936)'dır.
Jimenez'in şiirlerinde eski Endülüs İslâm uygarlığının kalıntılarının izlerine rastlamak mümkündür. Şiirde mısranın
önemsizliğine inanır. Manzum hikâyelere ve mensur şiire önem vermiştir. Lorca, halk kültür
ve edebiyatından, folklordan
yararlanmıştır.
AYAĞI KARINCALI
Yalnız bir kadın sanmıştım önce
Oysa kocasını aldatan biri
Irmağın orda buluştuk
Gece, Santiago gecesi,
Işıklar sönüp birer birer
Yanmaya durunca ateşböcekleri,
Son birikintisinde şehrin
Dokundum uykulu memelerine
Türkülü çiçeklerin dalları gibi
Göğsü gözlerime açılıverdi.
Ve on iki hançerin bir kerede
Yırttığı ipek gibi sinirli
Hışırtısı kulaklarımda
Kolalanmış eteklerinin.
Işıksız tepeleri ağaçların
Yollar boyunca kocaman kocaman
Ve ufuk köpeklerin ufku
Irmaktan ötelere havlıyordu.
Ne vBöğürtlenler, dikenler, karaçalılar.
Saçındaki topuzun yere yatınca
Yumuşak toprakta açtığı çukur,
Ben boyunbağımı attığım zaman
Çözüşü onun da düğmelerini,
Sıra silahlı kemerime gelince
Sıyrılışı giysilerinden art arda,
Sümbüllerin mi kurbağaların mı
Olamaz hiçbirinin böyle bir teni,
Ne de billurun ay ışığında
Sunabildiği var bu ışıltıyı
Kalçaları altımda kaçışıyordu
Hani ürkmüş balıklar gibi
Bir yanı tutuşmuş, ateş çemberi
Bir yanı buza kesmiş, sepserin,
O gece dörtnala gördüm kendimi
Sedeften, küçük bir taya binmişim
Gördüm, ne dizgin ne de üzengi
At koşturuşlarımın en güzelini.
Neler anlattı sevişirken
Ama söylememem erkeğim ben
Hem böyle ağzı sıkı görünmemi
Aydınlık akıl da istiyor zaten.
Öpüşlere, toz toprağa bulanmış
Uzaklaştık kıyının ordan
Süsenler silahlarını ayarlıyordu
Gecenin esintilerine karşı.
Dürüst bir Çingene olarak
Üstüme düşeni yaptım ben de
Koca bir dikiş sepetini
Armağan ettim ayrılırken,
Ama kuşkusuz sürekli bir aşkı
Aklımın ucuna bile getirmemiştim,
Çünkü hâlâ, evli değilim, diyordu
Kocasına bunu bunu yapıp da
Yürüdüğümüzde
ırmağa doğru.arsa üstünden atlayıp geçtik.