KİTABIN KONUSU:
Kitap iki
hikayeden oluşmaktadır. Birincisi ‘Bedia’ ikincisi ise ‘Güzel Eleni’
ismindedir. Birinci hikayede Bedia adlı güzel bir Osmanlı kızının yaşadığı
aşklardan ve bir sevgilisinden aldığı intikamdan bahsedilir. İkinci kitap ise
Eleni adlı güzel bir Ermeni kızının yoksulluktan zengin bir şarkıcı olana kadar
başından geçenleri anlatır.
KİTABIN ÖZETİ:
Bedia
annesiyle yaşıyan güzel,cilveli ve erkekleri parmağında oynatabilen bir Osmanlı
kızıdır. Çapkınlığı ise dillere destandır. Kaç sevgili değiştirdiğinin haddi hesabı
yoktur. Bedia kibar bir aile mensubudur. Pederi zengin ve eğlenceye düşkündü.
Konaklarında hemen her gece eğlenceler düzenlenir, içkiler içilir, gülüp
eğlenilirdi. Bütün bunların Bedia’nın kişiliğinin oluşmasındaki etkisi tabiki
tartışılamaz.
Bedia’nın
ilk aşkı kendisine hayran olan mahalleden bir gençti.Bedia türlü numaralarla
genci iki sene içinde beş parasız bırakarak terketti. İşte Bedia’nın maceraları
böyle başlamıştı daha bir çoklarıyla gönül eğlendirdi. Fakat Bedia’nın o kadar
fazla erkekle beraber olmasına rağmen bir kişi devamlı aklında kalmıştır.
Kitabımızdaki esas olayda zaten budur.
Bedia
gençle Çamlıca yolunda göz göze gelmişti. Gencin adı Nazım’dı. Yakışıklı yağız
bir Osmanlı delikanlısıydı. Cesaretini toplayıp Kağıthane’yi birbirine katan
onun yüzünden silahların çekildiği kızla, Bedia ile konuştu. Bedia’nın da ona
kanı kaynamıştı. Bedia ile Nazım’ın birlikteliği böyle başladı. Nazım Bedia’yı
çok seviyordu. Kimi zaman günlerce Bedia’nın yaşadığı konağa kapanıyorlar gönül
eğlediriyorlardı. Bu sefer Bedia da kaptırmıştı gönlünü. Yalnız Nazım bundan
annesine bahsedemiyordu. Çünkü Bedia adı çıkmış bir kızdı.
Annesi
bir gün oğlunu çağırarak artık Nazım’ın evlenmesi gerektiğini, ölmeden gelinini
görmek istediğini söyledi. Nazım ne yapacaktı. Keşke Bedia namuslu bir kız
olsaydı, diye düşündü. Annesinin onu kesinlikle kabul etmeyeceğini biliyordu.
Annesine çok bağlı olduğundan onu üzmek de istemiyordu. Kısa bir süre sonra
annesi ölünce Nazım annesinin son isteğini yerine getirmek zorunda olduğunu düşündü.
Bir süre Bedia ile görüşmedi ve içine kapandı. Ne sonunda Bedia’ya konuyu
açarak ayrılmaları gerektiğini söyledi. Bedia çok üzlümüştü ve içinde bir kin
belirdi. Nazım daha sonra namuslu bir kızla evlendi, düğününde ise Bedia’yı
ağlarken görmüştü. Uzun süre Bedia’yı sevgi ve acıma duygusuyla kafasından
atamadı. Bir gün Bedia ile sokakta karşılaştı ve Bedia onu çok özlediğini
sadece biraz konuşmak istediğini söyledi. İşte Bedia yine Nazım’ın kanına
giriyordu. Nazım kabul etti konuştular. Bedia Nazım’ın aklına girip onu konağa
götürdü. İki gece beraber kaldılar Bedia Nazımı karısından boşanmaya ve
kendiyle evlenmeye ikna etti. Osmanlı adetlerine göre koca karısına boş bir
kağıt gönderirse bu onu boşadığı anlamına geliyordu. Nazım da karısına boş bir kağıt
gönderdi. İki gün sonra Nazım evine
döndü. Bir süre sonra Bedia’nın hizmetçisi gence bir tezkere getirdi.nazım hiç
şüphelenmeden açtı. “Bey, bir kadını aldatmanın zararlı bir sonuç doğuracağını
hesap etmediniz mi? Bir fahişe için karısını boşayan erkekten ne fedakarlık
beklenebilir? Adiyö; beyim ben seveceğim erkeği buldum”. Bedia Nazımdan
intikamını almıştı ve kim bilir kiminle gönül eğlendiriyordu.
KİTABIN ANAFİKRİ:
Bir kadını aldatmak çok kötü sonuçlar
doğurabilir.
KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ:
·
BEDİA: Güzel, erkekleri parmağında oynatabilen,
eğlenceye düşkün, kinci bir Osmalı kadınıdır.
·
NAZIM: Yakışıklı, annesine düşkün, temiz kalpli bir
Osmanlı delikanlısıdır.
·
BEDİA’NIN BABASI: Zengin, eğlenceye düşkün biridir.
·
BEDİA’NIN ANNESİ: Kızının bir dediğini iki etmeyen
biridir.
·
NAZIM’IN ANNESİ: Geleneklerine bağlı oğlunun üstüne
titreyen bir kadındır.
KİTAP HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER:
Kitap
eski Osmanlı yaşamından güzel bir kesit veren zevkle okunabilecek bir eserdir.
Tavsiye ederim.
YAZAR HAKKINDA KISA BİLGİ:
1865’ te
İstanbul’da doğdu. Mahalle mekteplerinde başladığı eğitimini Darüşşafaka’da
tamamladı. Bir süre gazetecilik ve öğretmenlik yaptı. Bir çok dergide makale,
fıkra, gezi mektubu, anı türünde yazıları yayımlandı. 1927’de İstanbul
milletvekili oldu ve görevini ölümüne dek sürdürdü. Servet- i Fünun döneminde
yaşamış olmasına rağmen bu hareketin dışında kaldı. 21 Eylül 1932’de
İstanbul’da öldü. İlk Sevgili (1891), Afife (1894), Güzel Eleni (1893), Meyl-i
Dil (1897) gibi otuza yakın roman ve öyküsü ve bir çok fıkra, makale, çeşitli
türlerde yazıları vardır.